İmam nikahı, bir Osmanlı geleneğidir. 

Eksikleri, yanlışları görüldüğü için resmi nikah ihdas edilmiş, kendisi geçersiz ilan edilmiştir.

Bununla ilgili bilgiyi, en çok rahmetli Işılay Saygın’ın Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı döneminde öğrendim.

İmam nikahında hakim olan erkektir. Erkek, üç defa “Boş ol” dediğinde evlilik sona eriyor, kadın, hiçbir şekilde hak sahibi olamıyor.

Işılay Saygın, Anadolu’nun belirli bölgelerinde hakim olan bu geleneği, yasal düzenlemelerle sona erdirmek için çok çaba harcadı. Mesela resmi nikah kıyılmadan imam nikahı kıyılmasına müeyyide getirdi.

Çoğumuz, resmi nikahtan önce imam nikahı yapmıştır. Bu hatamızı yüzümüze vurdu.

Ama ömrü yetmedi. Meydan yine birilerine kaldı.

O birileri Dini Nikah Akdi başlıklı defterler bastırmışlar. Resmi nikahı tanımıyorlar. Müeyyide nedir bilmiyorlar. Kadının hakkını gasp ediyorlar. “Boş ol” diyen kocanın yanında yer alıyorlar.

Düzenin içine ediyorlar.

Bu gaflet ve delalet, bizim nereden nereye  gittiğimizin açık işaretidir.

O gittiğimiz yer, aile kavramının olmadığı, mutlu ailelerin kurulamadığı, her şeylin maddiyata dayalı olduğu, adalet, eşitlik gibi kavramların yok sayıldığı karanlık bir yerdir. 

Eleştirilen bir uygulama

Köylerin uzun bir süredir mahalle statüsünde tutulması, bu köylerde uzun yıllar yaşayanlar tarafından ciddi şekilde eleştiriliyor.
Köyler, mülkü, merası, binası, hayvanı olan bir tüzel kişilik oluşturarak, zenginliği paylaşıyor, daha ciddi kararların alınıp uygulanabildiği yerler olabiliyordu.
Bunu net biçimde yaşayanlardan biri de Buca’nın Kırklar Köyü’ne yeniden muhtar seçilen Rakip Becer. 
Becer, köylerin mahalleye dönüşmesini büyük bir gaflet olarak nitelendiriyor ve şöyle diyor:
“Bu köyde doğdum, büyüdüm. Eskiden Köy Kanunu vardı. Sorumluluğumuz vardı. Ciddi kararlar alırdık ve bu kararlar uygulamada daha belirleyici olurdu. Biz bir orman köyüyüz. Orman Kanunu’nun zorluklarını yaşadık hep. Sorun yaşıyoruz ama onları hiç çözemiyoruz. Çünkü mahalleyiz. “
Gerçekten de köy muhtarlarının sorumluluğu ve yetkisi o zamanlar daha fazlaydı. Köyde devleti onlar temsil ederdi. Köyün zenginliklerini sahiplenir, onları işler ve ne kazanç sağlandıysa köylüsüyle paylaşırdı.
Bugün mahalleye dönüştürülmüş köylerde hep aynı yakınmayı dinliyorum ve “Acaba yanlış bir şey mi yapıldı?” diye soruyorum.

Buyrun bakalım

Phillip Morris, dünyanın en büyük sigara üreticisi.
Malum, sigara kansere ve de astıma yol açıyor.
Philip Morris, dünyanın en çok satan astım ilacı Vectura’yı üretiyor.

Nestle, dünyanın en büyük çikolata üreticisi.
Çikolata, aşırı yendiğinde şeker hastası yapabiliyor.
Nestle, dünyanın en çok satan şeker ilacı Metanx’ı üretiyor.
Biz de seyrediyoruz.
Tıpkı silah üreticilerinin dünyayı karıştırdığı gibi.

İBRAHİM ORMANCI

 “Allah yarattı demem” diyerek karşısındakini dövmekle tehdit eden insanlar gördüm. İlginç olan ateist olmalarıydı!

***

Memlekette her şey güllük gülistanlık. Evet, gülünü birileri kokluyor, dikenleri de hep vatandaşa batıyor!

***

İdamlık bir mahkum olsam, bana son isteğimi sorsalar ''TÜİK gerçek enflasyon verilerini açıklasın'' der ve hayatta kalırdım!

***

Es rüzgar es deli deli savur yerden yere beni, bu ay klimayı çok kullandığımdan elektrik faturası dumura uğrattı beni!