Sosyal medyada sıkça paylaşılıyor. Derneklerin kahvaltıları, ‘Dernek faaliyeti’ olarak sunuluyor… Dernekçilik, kuruluş amacı olanak bir hedef benimsememişse ve “Günü gün etme” amacına yönelik olarak kurulmuşsa lafımız yok. Ama biliyoruz ki, her derneğin bir hedefi ve amacı var. Siyasal ya da toplumsal.

Sivil toplum örgütleri, demokrasinin ve sosyal zenginliğin sigortasıdır. Hemşehri derneklerinin bile bu sorumlulukla hareket etmeleri, bu değerlerimizi daha da güçlendirir.

Bir araya gelmek elbette önemli. Ama bir araya gelirken çevreye de bir göz atmak ve neler olup bitiyorsa onu sorumluluk bilinciyle değerlendirmek amaca daha uygun olur diye düşünüyorum.

On binlerce derneğimiz var. Hemen her derneğin bir de lokali. İnsanımız orada, dostluğu, hemşehriliğin güzelliğini yaşıyor. Okey masalarında anılar tazeleniyor, espriler yapılıyor, kahkahalar atılıyor.

Ama düşünün, bu büyük nüfus, bir de sorumluluk bilinciyle kükrüyor, yanlışların üzerine gidiyor, güzel şeyleri savunuyor ve yaşadığı kentin hakkını veriyor.

Böyle örnek sivil toplum kuruluşları var. Atatürkçü Düşünce Derneği gibi. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği gibi. TEMA Vakfı gibi. Mülkiyeliler Birliği gibi ve daha niceleri.

Onların her eleştirisi gündeme damgasını vuruyor. Alkışlanıyor, destek buluyor.

Dikkate alınıyor.

18042219447Dc7Bff682C2Dc9Ff21Dac

Bazı Batı ülkelerinde çok iyi organize olmuş tüketici dernekleri var. Bunların dayanışması, piyasada fiyat dengelerinin sağlanmasında bile etkili oluyor.

Falanca ürün, falanca hizmet ve benzeri konularda sıkıntı varsa; bu paylaşılıyor ve ortak eylem oluşturuluyor. Karşı taraf pes edene kadar da bu eylem sürüyor.

Bizim ülkemiz, en çok da bu örneklere ihtiyaç duyması bakımından önem taşıyor ne yazık ki.

Denemek, yarı başarmaktır.

Başarmak da zafer kazanmaktır.

İnsanın kendi kaderini belirlemesi

İnsanın kendi kaderini belirlemesi kadar güzel bir şey olamaz.

Kendi hakkında sınırsızca hükmediyorsun ve sonuçta onun nimetlerinden faydalanıyorsun.

Bu ütopik şans, dünyada bir tek bizim ülkemizde bir grup insana tanınmıştır.

O grubun adı Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin üyeleri, kendi maaşlarını tespit etmekle, ayrıcalıklarını belirlemekte, haklarının savunulmasında, dokunulmazlıklarının sınırlarını belirlemekte,  yiyip içtikleri Meclis Lokantası’ndaki ücret tarifesine kadar belirleyicidir.

Bu büyük şans, dünyanın her zaman ilgisini çekmiştir ama aklı başında devletlerin asla model kabul ettikleri bir uygulama olmamıştır.

Hep konuşulur, tartışılır.

Vekil, halkın seçtiği adamdır.

Ama seçildiği ana kadar.

Ondan sonra vekili tutana aşk olsun…

Bunun örneğini dünyada göremezsiniz. Vekilliğin, aslında halkın temsilcisi olma duygusu ve gerçeğini kabul etmemiş, bunu abartıp dejenere etmiş tek toplum, bizim toplumumuzdur.

Bu kabullenmeyi, gelenek haline getirmiş olmamız, Türk insanı olarak bizim en büyük eksiğimizdir.

Konak Tüneli ve motosikletler

Hemen her gün Konak Tüneli’nden geçiyorum.

Burada tüm araçlar için hız limiti 50 km.

Araçların tümü bu hız limitine uymak için azami gayret sarf ediyor.

Ama motosikletler hariç.

Hepsinde “Çekilin lan, ben geliyorum” tavrı.

80’le, 90’la gidiyorlar.

Peki kontrol, peki denetim?

Yok.

Kuralı koy, çekil kenara.

Bu tüneli, Buca ile Konak’ı beş dakikada bir birine bağlaması bakımından önemsiyorum. 

Trafik Müdürlüğü ve tabii Karayolları… Top sizde. Bu güzelliği magandalara teslim etmeyin. 

İBRAHİM ORMANCI

Ben de Sayın Mehmet Şimşek gibi ailede tasarruf paketini açıkladım. Hanım yemek yapmayı bıraktı. Eee dışarıdan yemek daha pahalı geldiği için tasarruf paketini iptal ettim mecburen!

***

78 yaşında Ajda Pekkan kendinden küçük sevgili arıyor. Neden? Çünkü yaşıtları çoktan mevta!

***

İstanbul Havalimanı’nda Amerikalı bir profesörün bavulundan 1500 akrep çıkmış. Ülkenin akrepleri bile vatandaşlarından daha değerli!

***

Ne zaman ‘kamuda kemer sıkılacak’ haberi okusam bana bir gülme geliyor. Sormayın gitsin!

***

Acı çekmek özgürlükse tam da yerine geldin. Burası Türkiye!