Merkez Bankası tarafından son bir yıldır istikrarlı bir şekilde referans faiz oranı (Bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı) düşürülüyor. Adı üzerinde piyasa için referans bant aralığı niteliği taşıması gerekirken, gerçeklerden kopuk izlenen politikaların piyasalar tarafından kâle alınmadığı aşikar. Şu anda referans faiz oranı 8.50 seviyesinde bulunmasına rağmen 20 bandının altında adı faiz olan bir tane kalem yok. Pekala neden böyle sorusunun elbette cevabı var, ancak çok teknik detaya boğmak istemiyorum. Hakikat özetle şu; piyasaların kimyası bozuldu. Kredi faizlerinin yüksek olmasına rağmen kredi temininde çok ciddi zorluklar yaşandığı, kredi alınamadığına dair iş dünyasından ciddi eleştiriler geliyor. Özellikle kamu kesimi dışındaki bankaların, BDDK ve TCMB’nin akıl dışı politikaları nedeniyle VIP müşterileri dışında ticari kredi vermedikleri bilinen bir gerçek. Türkiye Bankalar Birliği (TBB) 2022 Kredi Gruplandırma Raporu’nu yayımladı. Buna göre; 2019 yılında 2.7 trilyon TL. olan toplam kredi tutarı, 2020 yılında 3.6 trilyon, 2021 yılında 4.8 trilyon ve 2022 yılında 7.4 trilyon TL. seviyesine yükselmiş. 2021 yılından 2022 yılına geçildiğinde 2.6 trilyon TL. kredi tutarı artarken, bu kredilerin hangi bankalar tarafından kimlere verildiğini bilmiyoruz, ancak tahmin edebiliyoruz. Temel amacı çiftçiyi desteklemek olan Ziraat Bankası’nın 2022 yılında karını yüzde 553 artırarak 41 milyar TL’ye çıkardığını biliyoruz. Yine temel amacı esnafı desteklemek olan Halkbank’ın 2022 yılında karını yüzde 879 artırarak 14.7 milyar TL.’ye çıkardığını biliyoruz. Hakeza Vakıfbank’ın da karını yüzde 475 artırdığını ve 2022 yılını 24 milyar TL. karla kapattığını biliyoruz. Buradan hareketle kredi havuzunun ağırlıklı kamu bankaları tarafından yürütüldüğünü anlıyoruz. İkinci olarak anlamak istediğimiz husus bu kredilerin kime ne kadar hangi faiz oranında verildiği. Ancak kamu tarafından verilmesine rağmen ticari sır sebebiyle bu sorularımız yanıtsız kalıyor. Gelelim kredilerle ilgili bir diğer hususa. TBB raporunda açıklandığı üzere batık ve yakın izlemedeki kredi tutarı 2019 yılında 440 milyar TL. iken 2022 yılında 800 milyar TL.’ye çıkmış. Bankalar tarafından ayrılan karşılık tutarı ise 345 milyar TL. Dolayısıyla 455 milyar TL. risk var. Muhtemel gelecek soru şu? Pekala, madem bu düzeyde batık ve riskli kredi var, kamu bankaları nasıl bu kadar kar elde ediyorlar? Cevap verelim. Birincisi üç kamu bankasının karlarını ortalama yüzde 500’ün üzerinde artırmalarına rağmen karları toplam 80 milyar TL. Yakın takip ve batık kredi tutarı karşılıklar düşüldükten sonra 455 milyar TL. Yani toplam karların 5.6 katı. Ayrıca bankaların kar tespiti tahsil esaslı değil, tahakkuk esaslı gerçekleşir. Krediyi tahsil etmesine dayalı değil, alacaklı olması gelir yazması için yeterlidir. Dolayısıyla tahsil edilmeyen kredilerin faizi de gelir yazılır ve kara yansır. Böyle bir tablo Amerika’da olsa ne Hazine Bakanı Janet Yellen kalır, ne de FED Başkanı Jerome Powell kalır. Ancak bizde TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu ve BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben kendilerinden emin bir şekilde makamlarını koruyorlar.