Nuri Sesigüzel’i kaybettik. O, ‘Türkülerin Efendisi’ydi.
Adam gibi adamdı. Sanatına bağlı, efendi, mütevazı bir sanatçıydı.
Dostluğumuz çok eskilere uzanır. Ne zaman İzmir’e çalışmaya gelse, önceden telefon eder, daha o günün akşamı buluşur, Kordon’da dertleşirdik.
Rahmetli babam, bir ara ciddi bir rahatsızlık geçirince en az on defa Buca’daki evimize gelmiş ve ona şifalar dilemişti. Birkaç kez Buca Üzüm Bayramı’na da davet ettim onu, kırmadı, geldi. Çok da alkış topladı.
İstanbul kırsalında bir çiftlik merakına kapıldığında aslında sahneyi de bırakmıştı Nuri Sesigüzel ama zaman zaman TV ekranlarına çıkarak sevdikleriyle buluştu.
Fuar’da Göl Gazinosu, Benelüks, Ekici Över, Manolya, Lunapark, Akasyalar gibi seçkin mekanlarda sahneye çıktığında bu yerler tıklım tıklım dolardı.
Gülen yüzü, alçak gönüllü kişiliği beni çok etkilemiştir. Yalnızlığı seven bir hali vardı ve kimseyi de çekiştirmezdi.
Ahmet Sezgin, o yıllarda en büyük rakibiydi. Biraz da Yıldıray Çınar. O sahnelerde fırtına gibi eserken İbrahim Tatlıses henüz yoktu. Sonradan iyi anlaştıklarını bilirim. Hemşehrilik ruhu onun vazgeçilmeziydi çünkü.
Çok sevdiğim bir dostumu kaybettiğim için üzgünüm. Mekanı cennet olsun. Sevenlerine baş sağlığı diliyorum.
İşgalde Kordon
Yunan Ordusu, 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal ettiğinde çok can yaktı. Hasan Tahsin’in Konak’ta ateşlediği ve canıyla ödediği fitil, sadece Efzun askerini değil; bu kentte yaşayan ve palikarya denen bir kısım Rumları da cesaretlendirmiş, İzmir bu yüzden bir katliam dizisine sahne olmuştu.
Beklenen ama umulmayan, ya da bu derece olacağı bilinmeyen bir işgal, Osmanlı’daki çok renkli çatının da ne kadar çürük olduğunu göstermişti. Osmanlı’nın el üstünde tuttuğu Rumlar, birden gerçek yüzlerini göstermiş, Türklere inanılmaz ezalarda bulunmuşlardı.
Bir İngiliz gazeteci tarafından deniz tarafından çekilen bu fotoğraf, o günlerin en net görüntüsüdür. Kordon Boyu’nda yola serilmiş cesetler ve yanından hiç bir şey olmamış gibi geçen Rumlar ve İngilizler.
Bu, daha işgalin ilk günüdür ve sonrasında çok daha acı tablolar çizilmiş, yaşanmıştır.
O günleri yaşayanlar, bu cesetlerin günlerce kaldırılmadığını anlatırlar.
Ah be Cem Uzan…
Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan, malum yurt dışında yaşıyor. Zorunlu olarak. Gelse tutuklanacak.
Uzan’ın partisi on yıl önceki seçimlerde İzmir’de ciddi bir başarı sağlamış, oyunu yüzde 12’lere yükseltmişti. Şimdilerde partisinin başında bulunmadığı için oy oranı iyice düştü.
Genç Parti İzmir İl Başkanlığı, seçim öncesi küçük ilanlar astırmış sağa sola. Cem Uzan’ın en düşük emekli maaşını ve asgari ücreti bin Euro’ya yükseltme vaadiyle dolu ilanlar, pek inandırıcı gelmedi bana. Yaşadığı St. Tropez’de iyice şartlanmış olacak ki, propagandası bile alafranga.
Bende hayal kırıklığı yarattı. Beyaz gömlekli lider diye anılıyordu Uzan. Sert, uzatmadan gönderdiği mesajları beğeniliyordu ama bu Euro’lu maaşlar olmamış.
O zaman bir dahaki seçime daha akıllıca mesajlar Cem Uzan…
EYT muamması
İktidar, EYT’yi seçim için iyi bir argüman olarak kullandı. Yaş faktörünün kaldırılması, ülkede erken emekliliğe takılan onca insanı mutlu etti.
Nisan ve mayıs aylarında 1 milyon 800 bin kişi emekli olmak için başvurdu. Gerekli işlemleri tamamlandı.
Maaş?
O yok. Var da kimine göre üçte birine bağlandı, kimine göre de 77 bin kişiye. Kalan EYT’lilerin emeklilik işlemleri tamamlansa da maaş bağlama işlemleri nedense ağır gidiyor. Bu gidişle önümüzdeki yıla bile sarkması ihtimali var.
Anlaşılan bir şeyler iyi hesap edilmedi, ön görülmedi.
Adam, iş yeriyle ilişkisini kesmiş, göstermelik bir tazminat almış. Aylık gelire ihtiyacı var. Ama alamıyor.
Eğer iddia edildiği gibi maaş bağlama işlemleri yeni yıla sarkarsa hak sahibine en az on aylık maaş ödenecek. Artı iki bayram ikramiyesi. Artı, hangi bankada hesap açacaksa; o bankanın promosyonu.
Manzara böyleyse EYT argümanı, sandıkta sorgulanacak bir durum arz ediyor.
İbrahim Ormancı - Duvar Yazıları
Nereden nereye? İnsanlığın geldiği nokta. Taş Devrinden, mitinglerde taş atılması devrine!
***
TV'de AK Parti'nin “Türkiye Yüzyılı Başlıyor” reklamı geçerken, elektrikler kesildi. Zaten sular da yok!
***
Mercedes satışı internete geçiyormuş. Pek yakında A 101'de haftanın ürünlerinde de görürüz!
***
Hanım dışarı çıkıp dönerken bana telefon açıp “Ben Özlem geliyorum” diyor. Kimden kaptıysa artık!
***
Bütün yalanlar aynı hızla yayılıyordu. Birinciliği her ayın üçünde açıklanan enflasyon rakamlarına verdiler!
***
Soğanın cücüğünü yediğim için hanım bana kızıp kafama vurdu. Kafamdaki şişliği soğanla sardı sonra. Delüü!
***
Duyanlara duymayanlara… Soranlara sormayanlara. Hayat çok pahalı çoook. Doktor bu ne? Ben geçinemiyorum!