Son günlerde ABD ve Avrupa Basını “Çin’in alarma geçtiğini”, Xi Jinping’in giderek artan bir kaygı taşıdığını, Pekin Hükümeti’nin ihtiyatla bu durumları izlediğini yazıyor… Peki ne oldu da bu durum medyaya yansıdı?

Çin Hükümeti, Vladimir Putin’in Yongyang ziyareti ve Rusya Kuzey Kore karşılıklı askeri yardım anlaşmasının imzalanmasından büyük bir endişe duyuyor. Amerikan Askeri Şefi ve ABD Silahlı Kuvvetleri Müşterek Kurmay Başkanı General Charles Brown Kuzey Kore ile Rusya arasındaki anlaşmanın, Moskova ile Pekin arasında daha fazla gerilim ve sürtüşme yaratabileceğini” ifade etti.

Amerika, Rusya-Çin ilişkileri konusunda endişeli mi? Buna bence hayır diyelim, bu durumun tam teşekküllü bir fay haline getirilebileceği bir çatlak aranıyor. Putin’in ve Xi’ye karşı Kore kartını nasıl oynayacağı düşünülüyor bence…

Pekin, Kim’in Rusya ile bu ciddi anlaşmalara varmasından mutsuz mu acaba? Kuzey Kore’nin Çin’e bağımlılığı mı azalıyor. Pyongyang’ın bölgeyi bir tür maceraya itebileceği gibi Güney Kore ve Japonya’nın ABD ile ittifakını da güçlendirebilir korkusu mu var? 

Kim, Ukrayna-Rusya savaşında Rusya’ya askeri yardım sağlarsa ve buna karşılık ABD ve müttefikleri  Kuzey Kore’ye saldırırsa ne olacak sorusu gündeme oturur. Yani bu durumda Çin’in müdahale etmesi , yani ABD ile savaşa girmesi mi gerekecek… Putin’in kurnazlığı bu değil ama Kim’i askeri faaliyetlere itebilir..

Bu ciddi düşünceler Brookings’in internet sitesindeki bir makaleden alıntı. Biden’a, Putin ve Kim için bir “Ekim sürprizi” bile hazırladı. Yani, Amerika Birleşik Devletleri seçimlerinde teraziyi Trump’un lehine çevirmek için…

Biden’in Rusya Ukrayna savaşını bitirmesi için hiçbir çaba sarf etmemesinin yanında Ukrayna’ya silah ve mali yardım sağlaması, bu savaşın son bulma ihtimalini de zorlaştırıyor. Burada bence NATO ülkeleri de Amerika Hükümeti’nden etkileniyor… 

**

Tarihte ilk defa dünyanın dikkati ABD Başkan adaylarının televizyonda yayınlanan tartışmalarına çevrildi. Cumhuriyetçiler’in ve Demokrat Parti’nin temsilcileri esas olarak özellikle Amerika’nın iç sorunu hakkında tartışıyordu. Yani Amerika Birleşik Devletleri dışında her şey, uzmanların  izleyicilerine, orada ne olduğunu ve bu sefer tartışmayı kimin kazandığını açıklayan yorumları ile sınırlıydı.

Dünya çok tehlikeli bir dönüşüm sürecinden geçiyor; bu süreçte Amerika Birleşik Devletleri küresel  hegemon statüsünü kaybediyor ve yıllarca dünyanın kaderini tek başına belirledi. Buna karşın Washington’un elinde devasa kaynaklar ve fırsatlar var; Bu nedenle Amerika’daki seçim dünya için çok önemli. Beyaz Saray’ın gelecekteki sahibinin kim olacağı dünya için önemli. Felaket senaryolarından kaçınmayı başarabilecek miyiz acaba?

Joe Biden ile Trump arasındaki açık oturumda Trump “Biden neredeyse 3.Dünya Savaşı ile Amerika topraklarını bu savaşın içine sokabileceğini” söylerken “Ben olsaydım Rusya ve Ukrayna savaşı olmazdı” dedi.

Televizyondaki tartışmanın ana sonucu, Demokratlar arasında parti adayının daha yetenekli bir kişi ile değişmesi seklinde oldu. Biden’in bunaklığı sadece mevcut yönetimin zayıflığını gösterdi. Aslında  Amerika Birleşik Devletler Başkanı, Amerikalıları üzen hiçbir konuya net cevap vermedi…