İpek! Hepimiz, sevdiklerimiz için fedakarlık yaparız. Ancak öyle insanlar vardır ki, sizin sahip olduğunuz tüm değerlerin üzerindedir. Bana hayatımda bu insanların kim olduğunu sorsalar; kızım ve annem derim.

Uzun yıllardır köşe yazarlığı yapıyorum. Kızım İpek, arada yazılarıma yorum yapar. Arada yazılarımı paylaşır. Hatta bazen onunla yaptığım sohbetlerden yazılarıma ilham almışlığım vardır. Ama ilk defa benden yazılarıma dair bir şey istedi. “Anne bu  hafta bu konuyu işler misin?” diyerek  bana bir video yolladı. Ne yalan söyleyeyim videoyu tüm hafta izleyemedim. Yazınının bu kısmına kadar da izlemedim. Şimdi izleyip yeniden geleceğim..
…..
Annecim özür dilerim, ben bu videoyu yazamam. İhanet bireyseldir. Aşk gibi. Gözyaşı bireyseldir , kırgınlık gibi.  Ve annem, acı bireyseldir sen gibi.  Kimse kimsenin acısını, aşkını, ihanetini  daha doğrusu kimse kimseyi yazamaz. En fazla yazıyormuş gibi yapar. Senin içinde kopan fırtına kimbilir belki benim için yaz güneşidir. 
Ama dersen ki, anne aşk ne;  aşk  üçtür. Ruhun, bedenin ve kendin arasında sıkışıp kaldığın,
Ama dersen ki anne ihanet ne; ihanet büyümektir.
Ama dersen ki acı ne; acı şifalanmaktır.
Dersen ki hayat ne ; hayat bir uykudur, uyandığın anda bitecek olan…
İpekin’in yolladığı video Marina Abramović ve Ulay isimli iki sanatçının aşkını, yıllar boyu süren birlikteliklerini, beraber yapmış oldukları onca güzel  performans sanatını anlatıyor.  
Sanat tarihinin fırtınalı aşıkları olarak nitelendirilen Marina Abramović  ve Ulay’ın sorunlu  ve bir  o kadar da anlamlı ayrılıkları oluyor. İki aşık bir aldatılma vakası sonrasında Çin Seddi’nin iki ucundan birbirlerine doğru yürümeye başlıyorlar. Buluştukları yerde ise ayrılık başlıyor. Saygı ile vedalaşıp ayrılıyorlar. Olması gerektiği gibi.  Aşk içinde  büyüttüğün ağaçtır, kimi zaman yenilir zamana, rüzgara.. Kimi zaman tüm fırtınaya direnir, büyür günden güne. Bir tarafın aşkının ölmesi diğerinin beslediği ağacın da öleceği anlamına gelmez. Aşk ölmez, aşık öldürür içindeki aşkı. 
Ayrılık sonrası, uzun saatler süren canlı performans sanatının insanlar tarafından nasıl karşılandığını görüyoruz. Taa ki, eski sevgilisi gelip karşısına oturuncaya kadar! O ana kadar, performans sanatçısı kadının karşısına farklı farklı insanlar oturuyor. Kırmızı uzun bir elbise içerisinde karşısına oturan insarlarla yüz yüze gelen kadın; donuk, anlamsız, anlamaya çalışan, meşhur olmak isteyen onlarca insanla bakışıyor. Ne var ki eski aşkı karşısına gelip oturuyor,  hiç beklenmeik bir şekilde. Kadın şaşkın! Önce bir damla yaş süzülüyor gözlerinden. Sonra istemsizce ellerini uzatıyor. Yılların kırıgınlığını affetmek istercesine. El ele, sulh içinde sonuçlanıyor bu hikaye.. çünkü biliyorlar ki; bir gün gelir, bir gün kalır. 
 Evet İpekcim. Yollladığın videoda anlatılan  çalkantılı bir aşk  hikayesi gibi görünse de aslında anlamamız gereken şey  bir gün gelip bir gün kalacağı. Ve o gün anlayacakasın ki; öfkeye, nefrete, kırgınlığa, insana dair olumsuz hiçbir şeye gerek yok bu dünyada… 
Ne iş yaparsan yap,  kiminle rekabet edersen et üzüldüğün, haksızlığa uğradığın, yıldığın, yıprandığın ve hatta yıpratılmaya çalıştığın zor zamanların olacak. Kim bilir belki kazanacak belki de kaybedeceksin. 
Ama asla unutma ; bir gün gelecek, bir gün  kalacak. Ve sen işte o son gün huzurla kapat perdeyi. 
 Yakın zamanlarda Konak Belediye Başkan Adayı Ceyda Bölünmez Çankırı bunun en güzel örneğini sergiledi: Belki seçim yarışını kaybetti ama kazanan rakiplerini tebrik ederek perdesini siyaset arenasında bile huzurla kapattı. Çünkü  annecim hayat oyun bittiğinde izleyici tarafından alacağın alkışlardan ibarettir. Alkışlanacak bir hayat yaşaman dileğiyle…