Karacaağaç, Buca’nın şirin köylerinden biri. Yerleşik bin 200 konut var ama yazlık ve hobi bahçesi düzenindeki konut sayısı 2000’i geçer.

Dursun Atagün

DURSUN ATAGÜN

Mahalle statüsündeki Karacaağaç köyünün genç muhtarı Osman Onur Çınar, bir önceki seçimde çetin ceviz rakibi Dursun Atagün’e karşı aday olmuş ama kazanamamış. Çınar’ı yakından izleyen Atagün, “Bu gençte iş var” diyerek 20 yıllık muhtarlığını bir kenara itmiş,  31 Mart seçimlerinde kendisini destekleyerek muhtar olmasını sağlamış. Osman Onur Çınar, “Dursun Ağabey’in bende ayrı bir yeri var. Ona karşı kazanmayı çok istemiştim ama nasip desteğini alarak kazanmakmış” diyor.

Muhtar Osman

Osman Onur Çınar

Çiftçilikle uğraşan ve seracılık yapan Çınar, topraksız ve biyolojik tarımı Türkiye’de ilk uygulayan ailenin bir ferdi. Ege Üniversitesi’nin desteğiyle 2000’li yılların başlarında köyde bu alanda ciddi çalışmalar yapmışlar. Muhtar seçildikten sonra bu alanda yeni çalışmalar başlatacağını söyleyen  genç muhtar, 700 yıllık köyünde en büyük sorunun; halkının sosyalleşme konusunda güçlük çekmesi olduğunu söylüyor ve “Bununla da ilgili çalışmalar yapacağım. Bir sahamız vardı, mezarlık yaptılar. Gençlerimizi kötü alışkanlıklardan uzaklaştıracak etkinlikler yapmak zorundayız” diye konuşuyor.

İnadına bunu yapalım

Hükümetin, sokak hayvanlarını uyutma projesi, hayvanseverleri ayağa kaldırdı.
Kimsenin kabul edemeyeceği bu niyetin, insafla, merhametle, hoşgörüyle hiçbir ilgisi olmadığı meydanda.
Ama bazı destekçiler, anında refleks göstererek, köpeklerin insanlara saldırma videolarını yayınlama yarışına girdiler.
Bu yarışı mutlaka hayvanseverler kazanacaktır.
Avrupa ülkelerinde öyle yapıyorlarmış.
Bu, onların sorunu. Bizim vicdanımıza uymaz.
Bu duyguyu koruyoruz ama şu da yapılmalı.  Restoranlarda her gün tonlarca yemek artığı oluşuyor ve bunlar çöpe atılıyor. Ciddi bir organizasyon kurularak, bunlar toplansa ve uzman kişilerce tasnif edilerek, çoğu orman içindeki barınaklarda kuru mama ile beslenen sokak hayvanlarına ulaştırılsa olmaz mı?
Bunu yapan belediyelerimiz var. Sayısının çoğalmasını istiyoruz. 
Bu karşı refleks, hayvan düşmanlarına verilecek en güzel cevap olacaktır.
Dipnot : Buca’da HÜDAPAR İlçe Başkanı dostum Recep Şani, bunu yapıyor. Her akşam fırınları dolaşarak ertesi gün satılmayacak ürünleri toplayıp sokak köpeklerine dağıtıyor. Çok da iyi yapıyor.

Bunun bir izahı olmalı

Turgut Özal’ın iktidarda olduğu 1990 yılından bu yana Türkiye’de tarım arazileri yüzde 40 oranında azalmış. 
Domatesi, eskiden üretici denize dökerdi. Boldu, ucuzdu ve ulaşılması en kolay sebzelerden biriydi. Papaz eriği hiçbir zaman 100 liraya satılmamıştı. Çilek keza… Barbunya, ulaşılması en zor sebzelerden biri. 70 liradan ucuzu yok. Karpuzu dilimle satın alıyoruz. Eskiden karpuz satın almak işten bile değildi.
1970’li yılların sonlarına kadar dünyada kendine yeten yedi ülkeden biriyken, şimdi bu hallere düştük. Sebze-meyve fiyatlarındaki sürekli artışın temelinde çokça bilinen bu gerçek yatıyor ve hala palyatif kararlarla ve tedbirlerle ucuzluk getirilme çabaları gözleniyor. Nüfusumuz artıyor, ekili araziler azalıyor.
Başka ne beklenebilir ki?
Elhasıl, tren kaçmış, gidiyor. Ekime uygun arazileri geri getirmek ne mümkün. Ucuzluğu beklemek ne büyük hayal…

İBRAHİM ORMANCI

Türk erkekleri metroseksüel değil. Metroya bile binecekleri paraları yok da ondan!
***
Karımla mantık evliliği yaptım. Daha sonra mantığımı kaybettim!
***
Hanım benden robot süpürge almamı istedi. ''Ben varım ya robot. Başka robota gerek yok kadın'' deyince bana küstü!
***
Ağlarsa anam ağlar.  O da Müge Anlı'da annesini arayan kıza ağlıyormuş  meğer!