27 Mayıs 1960 Darbesi’ni bugün bile alkışlayan bir zihniyet vardır.

Bu zihniyet, ihtilalin muhatabı Adnan Menderes’e “Vatan haini” ya da “Rantçı “ gözüyle bakmaz.

Onun Amerikancı kimliğini sorgular.

Vatan Cephesi’nden çok bu kimliği üzerine düğümlenmiş bu zihniyet, aslında Türkiye’nin Amerika’ya kucak açmasının onun döneminde değil, 1947 yılında Truman Doktirini ile fitillendiğini bilmez.

Thumbs B C 034E6C59A334025E82B52

Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’ndan yeni çıkmış. Savaşa katılmamış ama buna rağmen ekonomik olarak çok yıpranmış.

Bunu fırsat bilen Sovyetler Birliği’nin Kars ve Ardağan’ı istemesi, Boğazlar Antlaşmasını’nın iptalinde ısrar etmesi, dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yü huzursuz eder. İnönü, Amerika Birleşik Devletleri’ne başvurarak desteğini talep eder. Onlar da “Truman Doktrini” adıyla bir teklif paketi sunarlar. Bu pakette öncelik, onlara göre komünist icadı olan Köy Enstitüleri’nin kapatılmasıdır. Sonrasında dünyanın en büyük krom üreticisi olmamız nedeniyle bunun tamamının ülkesine gönderilmesi, karşılığında da süt tozu, çiklet gibi ıvır zıvır şeylerin ithal edilmesidir.

1950 yılında iktidara gelen Menderes, bu şartları kucağında bulur. Eğitim gördüğü Kızılçullu Amerikan Koleji’nde misyonerlik yapıldığını, 1920’li yılların başlarında İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne ileten Menderes, Türkiye’yi 1950 yılından 1954 yılına kadar Amerika’nın desteğiyle ekonomik düzlüğe çıkarır. Ve NATO’ya girer Türkiye. Karşılığında Kore’de savaşır.

Tam da o yıllarda Türkiye’de albaylar, ihtilal hazırlığı başlatırlar. İki koldan yürütülen bu çalışmalar, 1957 yılında birleştirilir ve Milli Birlik Komitesi adı altında bir ekip oluşturulur.

Amerikan karşıtı zihniyet sürüp giderken, 1958’den itibaren Menderes, Sovyetlere sıcak bakmaya başlayınca 1959 yılında önce ciddi bir uçak kazası geçirir, sonra da 27 Mayıs 1960’da darbe ile devrilir.

İhtilal, bir kesim tarafından alkışlarla karşılanır. Öbür taraf sessiz kalır. Menderes, tam bir komedi olan Yassıada Mahkemesi’nde köpek, bebek, külot gibi saçma iddialarla yargılanır, idama mahkum edilir ve karar gerçekleştirilir. İhtilali yapanlar, ülkede bir askeri vesayet oluşturur ve Tabii Senatörlük adı altında ülkede hükmedici rol oynarlar.

Türkiye, üçüncü dünya ülkesi olarak bir kimliği varsa, onun korur ve sonraki yıllarda 12 Mart, 12 Eylül, 15 Temmuz gibi ülke insanının asla kabul edemeyeceği vakaları yaşar.

Tarih, siyasi mülahazalardan uzak bir yaklaşımla okunup incelendiğinde bugünün sorunlarını niçin yaşadığımızı bize çok iyi öğretecektir.

27 Mayıs, bu bakımdan öğrenilmesi gereken bir fırsattır.

Turistleri beyhude beklerken

Türkiye, daha çok Euro kullanan ülkelerle iç içe bir turizm hareketi yaşıyor.

 Euro yükseldikçe turist akınının artacağı sanılıyor.

Doğru. Bir ara durum böyleydi. Özellikle İpsala’dan ve Yunan adalarından Türkiye’ye gelip özellikle tekstil ürünü satın alanlar vardı. Bu hareketlilik, eski hızını korumasa da devam ediyor ama turist deyince bir duralım. Yabancı turistler, Türkiye’yi ekonomik anlamda cazip bulmuyor. Çünkü bizde pahalılık sürekli bir yükseliş gösteriyor ve bu da turistlerin beklentilerini düş kırıklığına dönüştürüyor. Türkiye’de artık turiste yönelik geceliği 5 bin liradan aşağı otel yok. Turist, herhangi bir öğünü bin liradan aşağı yiyemiyor.

Ama Yunanlı komşularımızda durum farklı. Onlar, daha hesaplı fiyat politikalarıyla Türkiye’ye gelecek turistlerin rotasını kendilerine yönlendiriyorlar. En yakını Sakız Adası’na gidenler, aynı menüye Türkiye’de bin lira ödeyecek olanların bu adada masadan 350 liraya kalkabileceğini anlatıyorlar.

O yüzden bu yıl, turizmde büyük bir patlama beklemeyelim.

Kaderimize yanalım.

Emeklilerin mitingi

Geçen Pazar günü Ankara Tandoğan Meydanı’nda yapılan emekliler mitingine ilgi büyüktü. CHP’nin organize ettiği mitingde Genel Başkan Özgür Özel, emeklilerin ekonomik zorluklarını anlattı. Her cümlesi, sloganlarla kesildi.

Peki bu miting, sonuçta işe yaradı mı?

10 bin lira emekli maaşı alan emeklilerin yakarışları adresine ulaştı mı?

Sanmam.

Emekliler, örgütlenmedikçe ve tek yumruk olmadıkça hiçbir yakarış adresine ulaşmaz.

Siyasi kimliklerini bir kenara bırakarak tüm emeklileri bir çatı altında toplama operasyonu gerçekleşmedikçe böyle palyatif girişimler, havada kalır.

Bu mitingin olumlu sayılabilecek sonucu bayram ikramiyeleri ve Temmuz maaşlarındaki iyileştirmedir ve ne yazık ki hüsran yaşanacaktır.

İBRAHİM ORMANCI

Büyük olasılıkla işi gücü olmayan bir kadıncağız facebook duvarına yazmış ''Çok mesaj var arkadaşlar size geri dönemiyorum.'' Tıpkı iş başvurusunda bulunanlara ''Biz size döneriz'' denmesi gibi!
***
Bugün Allah için ne yaptın sorusuna ''Millete illallah getirttim'' diyen babayiğit var mıdır bu dünyada? 
***
İçime bir kurt düştü. ''Niye ben hep koyun gibiyim?'' diye sordum kendime!
***
Bazen erkeklere haksızlık ediliyor canım. Şamar oğlanı var şamar kızı yok lügatte yahu!