Bugün modanın, giyim endüstrisinin geldiği noktaya; “Fast Fashion” denilmekte. Peki, nedir bu Fast Fashion? 

 Tüketim çılgınlığının en etkin olduğu alanlardan birisi olan moda sektörünün tüketim çılgınlığının adıdır; fast fashion.

Gelinen noktada fast fashion yani hızlı moda anlayışı; daha fazla kâr için daha fazla satış, daha fazla satış için daha ucuz ürünler, daha ucuz ürünler için daha düşük maliyetler daha düşük maliyetler için daha da ucuz iş gücü ve çevrenin kirletilmesi silsilesi içinde devam edip gidiyor. Biz tüketiciler de hunharca alışveriş yaparak bu çarkın dişlileri arasında yer alıyoruz.

O yıl, hangi rengin moda olduğuna, sizin kaç beden olmanız gerektiğine, seneye ne giyeceğinize, ne giyerseniz pespaye görüneceğinize kadar birçok alanda karar verici olan moda sektörü; hızlı moda anlayışı ile tüketicinin birçok alışkanlığını ve hatta neyi beğeneceğini bile belirliyor. Ancak ne var ki, olay sandığımız kadar masum değil. Bir tişört satın alırken hızlı moda anlayışı sayesinde çevreye, işçilere, hayvanlara ve en nihayetinde de cüzdanımıza zarar veriyoruz. Çünkü moda sektörü hem üretirken hem de tüketirken sömürü sistemi üzerine kurulmuş bir sistem. AVM’lerde gördüğümüz birçok mağaza hızlı moda zincirinin birer parçası. Asya’da köle gibi çalıştırılan çocuk ve kadın işçiler, fast fashion yapan birçok markanın görünmeyen diğer yüzü.

Moda endüstrisi, küresel ölçekte büyük bir ekonomik ve kültürel güç olmasına rağmen, çeşitli şekillerde insanlığı sömürmektedir. Bu sömürü, üretim süreçlerinden tüketici davranışlarına kadar geniş bir yelpazede gerçekleşir. İşte moda endüstrisinin insanlığı nasıl sömürdüğüne dair bazı örnekler:

Düşük ücretler ve kötü çalışma koşulları ve çocuk işçiliği hızlı moda anlayışının insan sömürüsünde kullandığı ama bizim alışveriş yaparken pek farkında olmadığımız bir durum. 

Biz bir tişört daha fazla alacağız diye binlerce çocuk eğitim hayatından, oyun oynamaktan ve çocukluğundan mahrum kalıyor.

Sadece bununla kalsa iyi. Küresel ısınmanın en büyük etkilerinden biri yine moda endüstrisi. 

Hammadde üretimi için gerekli olan pamuk gibi moda endüstrisinin temel hammaddeleri, yoğun su kullanımı ve pestisitler nedeniyle çevreye büyük zarar vermektedir. Bu, yerel ekosistemleri ve toplulukları olumsuz etkilemektedir. Hızlı moda (fast fashion) trendi, büyük miktarda tekstil atığı yaratmaktadır. Bu atıklar genellikle sürdürülebilir olmayan yöntemlerle bertaraf edilir ve çevre kirliliğine neden olur. Biz bunu yine fark etmeyiz.

İşçi ve çevreyi sömüren moda endüstrisi, tüketici olarak bizleri de hiççç ama hiçç fark etmeden sömürür. Sürekli yeni trendler yaratarak tüketicileri daha fazla satın almaya teşvik eder. Hızlı moda ürünleri genellikle düşük kaliteli malzemelerden üretilir, bu da ürünlerin kısa ömürlü olmasına ve bizlerin daha sık alışveriş yapmasına neden olur. Oluşturduğu güzellik standartları ve beden imajı yaratarak insanların kendilerini yetersiz hissetmelerine sebep olurken sosyal olarak yetersiz olmanıza da sebebiyet verir.

Tişört alırken bile alırken rengine, şekline, fiyatına, yakışıp yakışmadığına bakarız değil mi? Bundan sonra alış veriş yaparken aklınıza rengi kadar hangi çocuğun onu üretmek için sömürüldüğü, şekline bakarken o tişört için kaç ton suyun yok edildiği, fiyatına bakarken ise geleceğinizi yani doğayı nasıl harcadığınız aklınıza gelsin. Bir tişört alırken aslında doğayı, çocukları ve hatta beğenilerimizi öldürüyoruz. Her yeni trend eskinin katili..

Bugün sadece tişörtler, kabanlar, şortlar, ayakkabılar değil sık sık değiştirilmesi gereken şeyler; sevgililer de değiştirilmeli, ilişkiler hızlıca tüketilmeli, arzu çabucak doyurulmalı ve beklentiler karmaşık, doyumsuz ve sürekli yenilenmeli. İnsan hep yoksun, eksik, aç ve yetersiz!

Maalesef! Zamanla insanların kalitesi gibi kıyafetlerin de kalitesi bozuldu. Bunun bir numaralı sebebi ise kullan at mantığı. Önce kullan at çatal, bıçak, tabak ile başlayan bu endüstri mantığı sonra kıyafetlere zamanla da insan ilişkilerine sirayet etmiş durumda. Hani diyoruz ya, "Babaannemin bir paltosu vardı, hala giyiyoruz. Ama geçen sene aldığım mont yırtıldı" diye. İşte bu durumun sebebi fast fashion, yani hızlı moda kavramı.  Ahh nerede o eskiler der susarım…