Düğün salonlarının yakınlarında oturanlarınız vardır, bilirler.

Bu salonlardan ve bahçelerden çevreye yayılan sesin hiçbir zaman endazesi olmamıştır, olmayacaktır da…

Yasalar, mahalli idarelerce belirlenen şartlar, bu mekanları işletenler tarafından hep ihlal edilir.

Desibel, saat gibi konular da aynı mekan sahipleri için kıymet-i harbiyesi olmayan konulardır.

Bir düğünde müziğin sonuna kadar açılması, size bize değil ama birilerine mutlaka keyif veriyor ki, bunlar oluyor.

Bir kilometre ötede oturanı rahatsız eden aynı müzik, dibinde çalındığında insana nasıl bir mutluluk sunabilir ki? Ve mekan sahipleri, bunda niçin ısrar edip dururlar?

Böyle birkaç mekana yakın oturduğum için sahiplerinden birine sebebini sordum. 

Meğer özellikle belli bölgelerden göç edenler ve biraz da Romanlar, bundan hoşlanıyormuş. Sesi kıstıklarında “Bizim sesimizi niye kısıyorsunuz?” diye tehdit ediyorlarmış. Düğündeki gürültüyü neredeyse etnik bir sorun yapıyorlarmış.

Bu garip hassasiyet, “Kafasına göre yaşamak isteyen” zihniyetin eseridir. Millet çoğunluğunu da rahatsız eder noktaya gelmiştir.

Sosyal yaşamın önemli sorunlarından biri olan bu terörün ; konu buraya çekildiği için çözümü de yoktur.

Öğren de gel derler ya

Belediyelerin, bölgelerindeki okullarda başlattığı temizlik seferliği Milli Eğitim Bakanlığı tarafından engellendi.
Bu seferberliğe Buca Belediyesi de katılmıştı ve ilçedeki bütün okulları temizleme kararlılığı ile kollar sıvanmıştı ki yasaklama haberi geldi, daha iki üç okul temizlenmişken çalışmalar durduruldu.
İşte tam bu sırada; muhalefet yapmak için “her şey mübah” diyen AK Partili bir eski yönetici, zehir zemberek bir paylaşım yaparak belediyeyi suçladı:
“Göz boyuyorsunuz. İki okulu temizledik diye övünemezsiniz” benzeri cümlelerle kendince yaşananı eleştirdi.
Muhterem, kendi Milli Eğitim Bakanlığı’nın yasaklamasından haberdar değildi. Nedense yasaklamayı duymamıştı. Ama meydan boş ya, “Atayım, belki tutar” demişti.
Arkadaşları uyardılar, “Sen ne yapıyorsun?” dediler, ondan sonra aklı başına geldi.
Mesnetsiz, sadece karalamaya dayalı, salvo atış muhalefet her devirde görülmüştü ama böylesi asla…

Düzenli göçmen düzensiz göçmen

Resmi makamlar, kullandıkları dile istedikleri gibi karışıyorlar.
Mesela “Düzenli göçmen-düzensiz göçmen” diye bir ayırım yapabiliyorlar.
Göçmenin düzenlisi ile düzensizi arasındaki farkı, kelimenin temel anlamından ayırıyorlar.
Çünkü düzensiz göçmen diye tanımladıklarına sığınmacı diyemiyorlar.
Osmanlı da Türkiye Cumhuriyeti de yüzyıllardır bir göçmen akımı yaşadı. Ama düzensiz göçmen olayı ile karşılaşmadı. Hepsi devletin kontrolündeydi ve aslında düzenliydi.
Sığınmacıyı meşrulaştırma politikası , hep birlikte göreceğiz; yakında başka pek çok icada yol açacaktır. 

İBRAHİM ORMANCI

Ufak at civcivler yesin sözünü ''Ufak at troller yesin'' şeklinde değiştirdik!

***

Ben sana FENOMEN olamazsın demedim oğlum. ADAM olamazsın dedim adam!

***

İyimserlik ömrü uzatıyormuş. Desene erkenden çekip gideceğiz bu dünyadan!

***

Altın fiyatları her gün rekor kırıyormuş. Gram altın 3000 TL'ye dayanmış. Düğünde evlenecek çiftlere altın takan davetliyi eve Limuzin ile gönderiyoruz!