Bu ülkede dünya çapında mizah dergileri yayınlandı. Akbaba, bunların en ünlüsüdür ve 40 yıl ayakta kalmayı başarmıştır. Yusuf Ziya Ortaç gibi sadece mizahın değil; edebiyatın, siyasetin, felsefenin, elhasıl günümüzün çok gözde ilgi alanlarının dehası sayılan bir ismin, Akbaba’ya kazandırdığı zenginlik, onu çok değerli kılmıştır. Ama öndan önce ; Osmanlı döneminde yayınlanmaya başlayan ve Cumhuriyet döneminde de uzun süre ayakta kalan Karagöz Gazetesi’ni belirtmek gerek. Gırgır, dünyada en çok satan ikinci mizah dergisiydi. Fırt, Çarşaf ve sonra peş peşe yayınlanan onlarca mizah dergisi, asla ticari kaygı duymadan ayakta kaldılar. Bu dergiler çok sattı ama mizahçılar hep süründüler. Çünkü bu dergilere lunaparklar bile reklam vermiyordu. Erotik dergilere reklam yağdıranlar, ellerinden eksik etmedikleri bu dergileri; söz konusu reklam olunca görmezden geldiler. Türk insanını güldürmek kolay değildir ama onlar güldürdüler. Bize mutluluk enjekte ettiler. Ama biz onları yaşatamadık. Akbaba, Gırgır, Fırt, Çarşaf kapandılar. Uykusuz da kapandı. Gülmeye, mutlu olmaya en çok ihtiyaç duyduğumuz günlerde… Bu olgunun irdelenmesi gerek diye düşünüyorum. Niye yaşamıyorlar, yaşatılmıyorlar? Ciddiye alınmadıkları için mi? Olabilir. Ama Akbaba, dünyanın en ciddi mizah dergisiydi. Hepsi öyle. Hepsinde ciddiye alabileceğimiz o kadar çok şey var ki. Yaşayamamalarının bir nedeni de reklam almamış olmaları. Bu yüzden fiyatları gazetelere göre yüksek. Vatandaşın alım gücünü zorluyor bu durum. Oysa devlet, bunlara da resmi reklamlar verebilmeli, onları da yaşatmalı. Halkının mutlu olmasını istiyorsa. Şu anda sayıları 5’i geçmiyor. Devlet Baba, bu iyiliği yapsın, Uykusuz da yeniden yayınlansın. Biraz gülelim istiyorum…

Sosyal medya işgalcileri

Sosyal medya, haber alma, bilgi alışverişinde bulunma gibi ihtiyaçlarımız için icat edilmiş bir şey. Bir etkinlik, bir kariyer, doğum, ölüm, nişan, evlilik ve edinilmiş özel bir bilgiyi aktarma gibi konularda sosyal medya inanılmaz iyi iş yapıyor. Bilgi kirliliğini bir kenara bırakalım ama sosyal medyayı, egosunu tatmin edenlerin işgal ettiği bir platform olarak görmek hepimizi rahatsız ediyor. Her nasılsa ünlü biriyle fotoğraf çektirmiş. Bir değil, on kere yayınlıyor. Her nasılsa bir çilingir sofrası kurmuş. Rakı bardağının beş açıdan fotoğrafını yayınlıyor. Okul fotoğraflarını yayınlıyor, sünnet fotoğrafını yayınlıyor, hazret yurt dışına çıkacak, uçak biletinin fotoğrafını paylaşıyor. Bu nasıl bir doyumsuzluktur; anlamak mümkün değil. Böyle bir şeyden nasıl bu kadar keyif alınır; mantığım almıyor. Kötüsü, bu tür paylaşımların sosyal medya platformunu işgal etmesi ve yararlı, bilgi içeren, önemli paylaşımların da gölgede kalması. Hatta gözden kaçması. Sosyal medya hepimizin. Elbette hepimiz, istediğimizde bunu kullanma hakkına sahibiz. Ama böylesine sorumsuz, sınırsız bir kullanım çılgınlığını da durdurmak gerekiyor. Sonunda yarar zarara dönüşecek, vakit geçmiş olacak.

Adalet

Muhalefet vaat eder, iktidar uygular. Her seçimde iktidar, yüzde 20 öndedir, avantajlıdır. Bugün iktidarda Altılı Masa olsaydı da durum değişmezdi. Seçim ekonomisi, iktidarın en çok kullandığı argümandır ve işte aslında bu tartışılmalıdır. Bol keseden atmak ...Tamam ama iş uygulamaya gelince kendi kazansa bile beğenmediği bir seçim mirası, sonunda onu da rahatsız olacağı bir tabloya dönüşecektir. Bu konuda kimsenin şüphesi yok. Bütün iyilikleri sona sığdırmak, öte yandan geçmişe dönük olarak çok uzun sürede bu hizmetleri akla bile getirmemek, kabullenmesi zor bir gerçektir her zaman. Adalet, böyle zamanlarda rafa kaldırılır ve atış serbesttir. Dün olduğu gibi, yarın da olacağı gibi…

Esnafın gözü Ankara’da

Kahramanmaraş’ta 6 Şubat’ta meydana gelen iki şiddetli depremden etkilenen yüzbinlerce afetzedeye sığınacak yer arayan hükümet, bunların bir kısmını devlet yurtlarına yerleştirmeyi planlarken, o kentin esnafını hesaba katmadı. Bir üniversite kenti olan Buca’da öğrenci odaklı yatırım yapan yüzlerce esnafın yanı sıra yerleşik esnaf ve özel öğrenci yurdu sahipleri, üniversiteleri belirsiz bir tarihe kadar kapatan hükümete tepkili. Böyle bir kararın siyasi olduğunu ve zaten hükümetin daha önce özel binaları yurda dönüştürerek kendilerine büyük zarar verdiğini söyleyen özel yurt sahiplerinin yanı sıra özellikle; Adatepe, Dumlupınar, Menderes ve Efeler mahallelerinde işletmeleri bulunan esnaf da bitme noktasına geldiğini söylüyor. Bu arada hükümetin özel yurtlar açması da, özel öğrenci yurdu sektörü temsilcilerini perişan etti. Özel yurt sahibi Çeliker Gökçin “Sadece benim yıllık zararım 1 milyon TL. Buca’ya toplam maliyeti ise en az 1 milyar TL” dedi ve üniversitelerin açılarak doğrudan eğitim yapılmasının piyasaları da rahatlatacağını söyledi.

İbrahim Ormancı - Duvar Yazıları

Politikacılardan korkacaksın. Her şeyi hitaplarına uydururlar azizim! *** Her şeye RIZA gösteren insanlarda, mutlaka bir ARIZA vardır! *** Bazılarına çok hayret ediyorum. Çok iyi insan taklidi yapıyorlar! *** Allah'ım ne olursun. Ya aklıma mukayyet ol ya da halkıma! *** Zincir markette çalışanların, fiyat etiketi değiştire değiştire kolları kas yapmış! *** Kepenk kapatan dükkanlar ardı sıra... BATIK cephesinde yeni bir şey yok! *** Türküm, doğruyum, çalışkanım. Fay hattı üzerinde oturuyorum. Bir türlü uyuyamıyorum! *** Kimilerini bize sayıyla değil, hesap makinesiyle veriyorlar sanki!